Fal kelimesi etimolojik olarak Arapça Fa’l kelimesinden gelmektedir. Arapça anlamı ” iyiye yorulan alamet” iken bir çok dile benzer şekilde ” geleceğe dair farklı materyaller kullanarak iyi kötü haber almak” olarak geçmiştir. Fala dair bilinen en eski metin Irk Bitig adlı bir kitaptır. Kaliteli Çin kağıdı üzerine yazılıp çok sağlam tutkalla birleştirildiğinden günümüze kadar korunmuştur. 114 sayfalık yazmanın 101. sayfasında kitabın adı açık bir şekilde Irk (Fal) Bitig (Kitabı) olarak geçmektedir.
İnsanlar var olduğu günden bu yana merak hep hayatımızda olmuştur. Esrarengize duyulan merak ise insanların falı yaratmasına sebep olmuştur. Tarih boyunca her devlet, her halk yeri geldiğinde savaş öncesi, yeri geldiğinde toprağı ekmeden önce çeşitli fallara ihtiyaç duymuştur. Cicero bir yazısında dünyada falcılığı kullanmayan ne bir toplumun ne de bir kralın olmadığını açıkça belirtmiştir. Fal ile birlikte tabi ki insanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere bu işi meslek edinen insanlar ortaya çıkmıştır. Zamanla bu insanlar itibar görmekle birlikte devlet adamlarıyla yan yana oturup devlet işlerine karar verir olmuştur.
HİTİTLERDE FAL
Hititlerde fal saray entrikalarından kralların tahta çıkmalarına, kurban törenlerinden dini bayram ritüellerine [bin tanrılı Hititler yabancı tanrı almalarıyla ünlüdür ve bu tanrıların ritüellerinin ne olduğu soru cevap yollarıyla öğrenilebilmektedir.] kadar her noktayla iç içedir. Öyle ki III: Hattuşili olduğu tahmin edilen bir Hitit Kralı, tanrılara fal aracılığıyla hangi ay ve günde öleceğini bile sormuştur. Hitit falcılığında önce fala konu olan soru sorulmakta, sonra ne tür fal yapılıyor ise, onun uygulamasına geçilmekte ve sonunda saptanan olumlu sonuç evet veya olumsuz sonuç hayır olarak kaydedilmektedir. Eğer falın sonucu istendiği gibi çıkmazsa diğer sorularla fala devam edilmekte ve hatta sorulan soru farklı fallarla sağlama alınmaya çalışılmaktaydı. Hitit tarihine baktığımızda özellikle askeri alanda en objektif tarihi belgelemeler fal metinlerinde ortaya çıkmaktadır. Çünkü başlarına gelen kötü olayların yaptıkları neticesinde demonlar tarafından geldiğine inanan halk sorularda ve cevaplarda dürüst davranarak tanrılarını daha fazla kızdırmak istememiştir. Bu fal sorularının neticesinde gayri resmi olarak saray skandalları, entrikalar, çevrilen oyunlar ve ayıplar kayıt altına alınmıştır.
MÖ. 14. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan bir Hitit Prensi olan Kantuzili’nin duası, Hitit teolojisinde falcılığın önemini açıkça ortaya koymaktadır:
“ Ama şimdi tanrım kalbinin derinliklerinden gelerek rızasını ve isteğini açsın. O bana hatamı açıklama lütfunda bulunsun ve bende hatamı kabul edebileyim. Tanrım ya düşümde benimle konuşsun, tanrım bana isteğini açsın, bana hatamı tanıtsın da ben de bileyim. Ya da falcı kadın benimle konuşsun, ya da kurban falcısı karaciğeri okuyarak bana seslensin.”
II. Murşili’nin salgına karşı olan dua metni:
” Yirmi yıldan beri Hatti ülkesi ölüme sürüklendiğinden aklıma Tuthaliya’nın oğlu genç Tuthaliya konusu geldi. Tanrıdan fal yoluyla öğrenmeye çalıştım.”
KARACİĞER FALI
Anadolu kökenli bir fal olup Eski Babil’de de kullanılmıştır. Kilden yapılmış karaciğer modelleriyle ya da öncelikli olarak kesilmiş (kurban edilmiş) olan hayvanın iç organlarıyla bakılmaktadır. Avcı toplayıcılıktan yerleşik hayata geçen insan tarih boyunca hayvan iç organlarıyla haşır neşir olmuştur. Bu sebeple kesilen kurbanın iç organlarında görülebilecek bir farklılık hemen fark edilir ve buna göre iyi kötü olarak kolayca yorumlanabilirdi.
KUŞ FALI
40 kadar göçmen kuşun hareketlerinin gözlemlenip yorumlanmasına dayanmaktadır. Esasen Anadolu kökenli bir fal olup Etrüskler sayesinde İtalya’ya kadar yayılmıştır. Kuş falı bakan rahiplerin Kızılırmak ve Yeşilırmak vadisi, Bafra, Ceyhan,Seyhan ve Göksu deltasına giderek kuş gözlemlediği bilinmektedir.
Kuş Uçuşu Falı Bakıcısı Etrüsk Din Adamı (MÖ. VI. yy)
SU YILANI FALI
Özel amaçla yapılmış farklı bölümlere sahip havuzlara su yılanlarının atılmasına ve onların gittiği bölümlere göre yorumlanmasına dayanmaktadır. Esasen Hurri etkisiyle doğmuş bir faldır. Hititler tarafından çok uygulanmamıştır. Su falına örnek olarak şöyle bir metin bulunmaktadır:
“Kummaha kentinde niye sürekli olarak uğursuz fal işaretleri hasıl oldu? Onlar orada hangi kötülüğe işaret etmiş olabilir? Şimdi (tanrılar) tekrar fal işaretini vermek istiyorlar? Şimdi majestenin başının kötü yılanını ve … baş yılanını … ilgili yerlere salıverdik. Yukarıda uzun yıllarda … yılan gitti (ve) ciddi olan bölümde saklandı… olumlu. [… yerler yazıtın eksik kısımlarını temsil etmektedir.] “
Doğum falı, herhangi bir malzemeye ihtiyaç duymaksızın hayatın akışı sırasında olmuş olan olayların iyi ve kötü olarak yorumlanması şeklidir. Örneğin;
“ Eğer bir kadın doğum yaparsa ve o (çocuk) kör ise, evin sahibi hiçbir zaman başarıya ulaşamayacaktır. Eğer bir kadın doğurur ve çocuk daha ana rahmindeyken ağını açar ve konuşursa, Fırtına Tanrısı ülkeyi çarpacaktır. Eğer bir kadın doğum yaparsa ve (çocuğun) başı tıpkı arslanınki gibiyse, (düşman ülkesinin) kralı ülkede bulunacaktır. Eğer bir kadın doğurur ve onun diş etleri çekilmiş ise, talihli bir yaşamı olacaktır.”
Ay tutulması falı da tıpkı doğum falı gibi insan etkisi olmaksızın doğa olayının yorumlanması şeklindedir. Örneğin;
“Eğer ayın on altısında ay ölürse (tutulursa), kral kendi ülkesini mahvedecektir. Başka bir gerçek ülkenin (kralı) gelip tahtı ele geçirecektir. Eğer ayın yirmisinde ay ölürse sürgündeki prens geri dönecek ve babasının tahtını ele geçirecektir”
Güneş tutulması falı da tıpkı ay tutulması falı gibi doğa olayının iyiye ya da kötüye yorumlanması şeklindedir. Hititler Babilliler gibi astronomik olaylarla ilgili olmamıştır. Bu nedenle güneş tutulması falına dair belgeler tartışmalı olup yalnızca bir tanedir. Hitit tarihinde olmuş olan bu güneş tutulması olayı yapılan hesaplamalar sayesinde 13 Nisan 1308 olarak ya da 24 Haziran 1312 olarak belirlenmiştir. Gündüzün bir anda kararması insanlar için dehşet verici bir olay olmuş ve fal işareti olarak algılanmıştır. Güneş tutulmasından gelen bu işaretler kuş falı ve karaciğer fallarıyla da desteklenmiş ve bunun neticesinde Tawananna tarafından lanetlenen Kraliçe Malnikal’in hayatının tehlikede olduğunu göstermiştir. Ve yoğun lanetler sonucunda (!) kadın bir süre sonra ölmüştür.
“ Eğer ikinci ayda güneş işaret verirse, açlık baş gösterecek ve ülke küçülecektir.”
” Eğer güneş yukarıda kuyruklu yıldızla buluşursa, karanlıklar içinde olan ülke refaha kavuşacaktır. “
Talih falının Hititlerde ne tür materyaller kullanılarak uygulandığı hala daha araştırılmakla birlikte zar ya da bakla gibi şeyler kullanıldığı düşünülmektedir.
“ Kral ve kraliçe kışı Ankuwa kentinde geçirmek istiyorlar. (ey tanrılar eğer) Ankuwa’yı uygun buluyorsanız ve kral ve kraliçenin başı için her şey kesinlikle iyi olacaksa, talih falının sonucu evet olsun.”
Kaynakça
Aktüel Arkeoloji – Prof. Dr. Ahmet Ünal (Hitit Falcılığı)
Eski Anadolu Kültüründe Büyü ve Büyücülük – Esma Reyhan
Hititlerde Karaciğer Falı, Kuş Uçuşu Falı ve Bunların Etrüskler’deki Uzantısı – Murat Orhun