Mübadele, karşılıklı ülkelerin yaptığı antlaşmalara dayanılarak yapılan, ülke nüfuslarının azınlıkta kalan kısmının karşılıklı olarak yer değiştirdiği göç türüdür. Genellikle bu göçler siyasi veya zorunlu göç olarak adlandırılır. Bu, insanların gönüllü olarak yaptığı bir eylem değil, tamamen antlaşmanın gereklerine göre göçe katılıp doğup büyüdükleri toprakları terk etmek zorunda oldukları bir eylemdir.
Müze ise kültürel değere sahip unsurlardan oluşan bir bütünü değişik yollarla korumak, araştırmak, değerlendirmek ve özellikle halkın kültürel zevkinin yükselmesi ve eğitimi için teşhir etmek amacıyla halkın yararına idare edilen sürekli bir kurum olarak tanımlanır.
Balkanlar ve Türkiye arasındaki mübadele göçlerine bakıldığında Balkan ülkelerine göç edenlerin etnik değerlerini korumak adına kültür ve sanat merkezleri, araştırma merkezleri ve müzeler kurdukları görülmekte iken Türkiye’ye göç edenlerin ise etkin bir şekilde koordine olamadıklarını görmekteyiz.
Balkanlardaki çeşitli saldırı ve göçler sonucu oluşan dalgalanmalar, birleşim ve ayrım yolu ile şimdiki Balkan topluluklarının oluşmasına sebep olup, tarihte etkili bir liste halinde uzayan genel anlamda barışçı halk hareketleri, bu çok eski dönemlerden beri aralıksız sürmüştür. Bu sürekli dalgalanmalar ret ya da özümseme karışımıyla günümüz Balkan halklarının doğmasına ortam hazırlamıştır. Balkanlar, iç içe geçmiş kültürel gelenekleri, inançları ve görenekleriyle karışık bir etnoloji müzesi görünümünü taşır.
Bu göçlerde yaşanılan acılar anlatmakla bitmez. Halkın kültürel değerleri yüzyıllar boyunca zedelenmiştir. Örneğin; kendi isimlerinin kullanılmasının yasaklanması, ana dillerini konuşmalarına izin verilmemesi, göç sırasında götürülecek eşyaların kısıtlanması, göç ettikleri yere adapte olamamaları ve aile yapılarında kopuklukların oluşması bunlardan bazılarıdır.
Doğu ile Batı arasında köprü olan Balkanlarda etnik bir mozaik söz konusudur. Bu insan mozaiği din huviyeti bakımından hala karışık durumdadır. Devletler ve etnik gruplar arasında olduğu gibi, dini mezhepler arasında da uyuşmazlıklar bulunmaktadır. Etnik gruplaşmalarda ırktan çok din ve dil farklılıkları belirleyici olmuştur.
Bu konular esas alınarak ülkemizde çeşitli illerde mübadele başlığında sosyol etkinlikler yapılmıştır. Tüm bürokratik engellere ve iklim koşullarının zorluklarına karşın 20 Aralık 2010 tarihinde açılan Çatalca Mübadele Müzesi Türkiye’nin ilk göç temalı müzesi olarak çok ilgi çekmiştir. Bunun akabinde Samsun’un Alaçam ilçesinde bulunan Alaçam Mübadele Müzesi ise 16 Nisan 2012 tarihinde ve Tuzla Kent ve Mübadele Müzesi de 3 Kasım 2013’te açılmıştır. İzmir Buca Göç ve Mübadele Müzesi ise yakın bir tarihte açılan bir diğer müzedir. Tekirdağ’da da böyle bir projenin alt yapısının oluşturulmaya başlandığını söylemek gerekir.
Fakat mübadele konusunda çok daha köklü bir geçmişe sahip olan Edirne’ye bir bakıldığında bu konuyu ele alan bir müzenin olmayışı çok büyük bir eksiklik olarak kabul edilmelidir.
Bu açılan müzelerin ortak özelliklerinden biri de Lozan Mübadilleri adına olmasıdır. Edirne Balkanlara sınır ve merkez konumunda bir şehir kabul edildiğinden ele alınması gereken asıl konu, Balkan Savaşları (1912-1913) ile birlikte başlayan mübadele hareketinden tüm Balkan Ülkeleri’nin etkilenmiş olduğudur. Bu nedenle Edirne’de mutlaka açılması gereken Balkan Ülkeleri Mübadele Müzesi ve Araştırma Merkezi’ni sadece Lozan Mübadilleri ile sınırlamak doğru olmayacaktır.
Edirne; Türkiye’yi Avrupa’ya bağlayan karayolu üzerinde bir sınır şehri, turistik açıdan rağbet gören ve aynı zamanda birçok dini-tarihi yapıtı bünyesinde bulunduran bir şehir olması nedeniyle, Edirne’de böyle bir müzenin varlığı şehrin prestijine katkı sağlayacağı gibi Balkan ülkeleri ile olan ilişkilerimizi pekiştirecektir.