Mısır’ın Asvan; Gebel El-Silsila bölgesinde keşfedilen yeni mezarlar bölge için düşünülenleri değiştiriyor.
Lund Üniversitesinin araştırmacılar, Gebel El-Silsila’nın kuzeyinde dönemin firavunları II. Amenhotep ve III. Tutmosis zamanına tarihlenen mezarlara rastladı.Keşifler, Eski Eserler Bakanı Mahmoud Afifi tarafından açıklandı.
2 yıl önce Maria Nilsson ve Jonh Ward öncülüğündeki bir grup arkeolog, Bölgenin kuzey tarafında kayalara oyulmuş bir dizi mezarı gün yüzüne çıkarmıştı. Mezarlar daha önce tanımlanmış olsalar da, 2015 yılına kadar kapsamlı arkeolojik çalışmalar yürütülmemişti. Bilim ekibinin lideri Nilsson, ilk çalışmalarda 43 mezarın tespit edildiğini ve korunma durumlarını incelemek için beş mezarın kum tabakalarından temizlenmek üzere seçildiğini söyledi.
Temizliğin ilk sürecinde ekip, iki oda dahil olmak üzere bir çok mimari elemanı tespit ettiler. Nilsson, kazı sezonu boyunca 12 kaya mezarı ve 3 yeraltı mezarı, muhtemelen dinsel sunu amacıyla kullanılmış iki niş, bir çok hayvan iskeletlerinin bulunduğu bir mezar ve üç ayrı bebek gömüsü keşfettiklerini belirtti.
John Ward’a göre bulunan mezarlar bir aileye veya farklı yaş ve cinsiyetteki insanlara aitti. Ayrıca bulunan bebek gömüleri, Gebel El-Silsila’nın aile hayatı hakkında bilgi verdiğini belirtti.
Yapılan çalışmalarda bir bebeğin, kumaşa sarılarak ahşap bir lahitin içine yerleştirildiğini, Bes tanrısının tasvirini taşıyan takılar, amuletler, seramik kaplar, çakmak taşları ve renkli çakıl taşları da bulundu. Diğer bir mezar odasında bulunan hayvan gömüleri arasında keçi, koyun ve bir çift de Nil levreğine rastlandı. Ayrıca mezarın hemen dışında yetişkin bir Nil timsahının gömüsü bulundu.
Asvan Eski Eserler müdürü Nasr Salama, keşfedilen mezarlardan ele geçen buluntuların şimdilik III. Tutmosis ve II. Amenhotep dönemleri ile sınırlı olduğunu, ayrıca mezarlarda boyalı lahitlerin, heykellerin, boyalı kutuların, seramik kapların, mücevherlerin, amuletlerin bulunduğunu söyledi.
Ekip liderilerinden Nilsson, bulunan iskeletlerin sağlıklı bireyler olduğunu, enfeksiyon ve yetersiz beslenme izlerini çok az sayıda tespit ettiklerini söyledi. Nilsson’a göre iskeletlerdeki kemik kırıkarı ve dokulardaki izler, aşırı emek veya iş gücü gerektiren bir ortamda bulundukların işaret ediyor.
Ancak iki bebek mezarı dışında çalışması yapılan mezarların çoğunun, antik dönem yağmacıları tarafından yağmalanmış olduğu tahmin ediliyor.