Geleneksel Şaman dünya görüşüne göre hastalık, bütün canlı alem için müşterek olan beş elementten her hangi birinin vücutta azalması, kaybolması veya aksine artması sonucunda ortaya çıkar. Şamanın tedavi tekniğinin geniş ve çeşitli olması onun bir tabip kadar yöntem kullandığına örnektir .Şaman, tedavi sürecinde kullandığı otlarla, köklerle, özel çaylarla, yaraya konulan lapalarla, merhemlerle vs. beraber masajlardan, ter banyolarından da başarıyla yararlanır.Bütün bunlar yeterli olmadığı zaman Şaman, başka yöntemlere de baş vurabilir. Mesela emme gibi. Özellikle psiko-somatik hastalıkların sağaltılmasında Şaman, hastaya güven vermekle iyileştirme yolunu tutar.Emme yöntemi Türk Şamanlarının en çok baş vurduğu tedavi tekniği olarak bilinir.
Emme, iyileştirme pratiğinde en eski metot olarak bilinmektedir. Emme eski Türkçedeki ilaç anlamındaki em köküne bağlıdır. Bugün de Gaziantep’te bütün bitkisel ilaçlara em denildiği bilinmektedir. Aslında ilaç yolu ile tedavi, eski Türk tabipleri olan otacılar tarafından da uygulanmıştır ve bitkisel, hayvansal, madensel, insansal ve karma olmak üzere bir takım bölümlerden oluşmaktadır. Ancak bu uygulamalarda da sihirsel unsurlarla tıpsal unsurların bir arada yürütüldüğünü görmekteyiz.
Çağdaş Şamanların bazen ilaç gibi kullandıkları bazı otların yakılarak tütsüsüne hastayı tutmak usulüne, Şamanların otacıların tekniğinden de yararlandığını gösterir. Demek ki Şaman, emme usulüne yeni bir boyut kazandırmış ve hastayı da kendi emme metodu ile iyileştirmeye başlamıştır. Teşhis konulduktan sonra Şaman, yardımcı ruhlarına baş vurur. Şaman, hastalığı vücuttan çıkarmak için yardımcı ruhlarını çağırır ve tedavi metotlarından biri olan emme işine başlar. Emmeye dayalı tedavi sürecinde Şaman, içinde kum ya da su olan sepete ya da bir başka kaba hastadan çıkarttıklarını tükürür. Bu arada hastayı psikolojik olarak rahatlatmak için şarkılar söyler.
Kamlık törenine katılan hastanın akrabaları da Şamanın işlemlerini izler, yer yer ona şarkı söylemekte eşlik ederler. Şaman, emmeye konsantre olduktan sonra hasta organı güçlü bir şekilde emer. Emme, çoğu kez sembolik olur. Ancak bazı hallerde Şaman, gerçek anlamda hastanın zarar gören organını örten elbisesini açmakla fiziksel olarak emme işine de başlar.
Şaman, hastalığı musallat eden kötü ruhu yalnız ağzına alıp tükürmekle uzaklaştırabilir. Hiçbir şekilde kötü ruh, Şamanın ağzından geçip bedenine girmemelidir. Aksi takdirde Şamanın kendisi hasta olur. Emme süreci uzayabilir. Nitekim Şaman, kötü ruhları hastanın bedeninden tamamıyla çıkarana kadar emme devam eder. Burada üzerinde durulması gereken bir nokta da Şamanın kusmak ve tükürmek gibi işlemlerle imitasyon yapmasıdır. Hastanın sağalıp sağalmadığını kontrol etmek için Şaman, tekrar, elini hastanın vücuduna dokundurmadan yavaş bir şekilde gezdirir ve bununla da durumu tespit etmiş olur. Eğer vücuttan titreşim veya ısı yayılmazsa, demek ki kötü ruhlar bedenden tamamıyla çıkarılmıştır.
Titreşim ve ısı ile vücudun hasta olduğunu bilmek, Şamanlara mahsus bir tedavi sistemidir.Şamanın başı öne doğru eğilmiş, gözleri yarı kapalı, saçları vahşi hayvan tüyü gibi dağılmış ve terlemiş yüzüne yayılmıştır, ağzı korkunç bir şekilde bükülmüştür, tükürüğü çenesinden aşağı akar, sık sık ağzı köpüklenir. Şaman, bu hali ile odanın ortasında ileri-geri hareket eder. Davulu, yalnız kendini coşturacak çılgınca bir şekilde döverler.
O şıngırtılı kostümünü titretir ve yavaş yavaş bu durumu ile deli bir adam görüntüsü sergiler, sesi ve hareketleri ile bir sarhoşu andırır, Onun inen ve kalkan çılgınlığı bir dalgayı anımsatır. Bazen o, davulunu başı üzerine kaldırarak ciddiyetli ve sakin sesle dua-şarkı söyler, ruhları çağırır. Sonunda Şaman, bütün isteklerini bilmiş ve bulmuş olur.
Aradığı hastalığın ve olumsuzluğun sebeplerini tanır. Şaman, onun yardımına ihtiyacı olanlara faydalı olduğuna emindir. O çemberleyen dansı, şarkısı, oyunu ile hastayı kendine yaklaştırır. Yeni bir yaklaşımla, hastalığın kaynağı, vücuttan vurup atılmakla veya Şamanın hasta bölgeyi emmesi ile çıkarılır. Sonra Şaman, odanın ortasına gelir ağzındaki hastalığı tükürmekle ve üflemekle dışarı çıkarır. Şaman, hastalığı ve olumsuzlukları gönderen güçlü ruha ne kurban sunulacağını tayin eder. Şaman, ışıktan gözlerini gölgelemek için elleri ile ışığın önünü kapar ve dikkatle odanın iç kısmındaki köşeye bakar, eğer orada şüpheli bir şey sezerse yeniden davuluna tokmakla vurmağa başlar, dans eder, korkunç bir şekilde hareketler yaparak canlanır ve ruhlara yalvarır.
En sonunda her şey temizlenir, şüphe bulutlarının görüldüğü kadar da katı olmadığı ortaya çıkar, çünkü olumsuzluk kaynakları dışarı atılmıştır, kurban kabul edilmiştir, dualar işitilmiştir ve merasim sona ermiştir. Şaman, kehanet yeteneğini kullanmak için biraz da odada kalır, iyi şeyler hakkında önceden kehanette bulunur, dünyamızdan uzaklara yaptığı seyahati sürecinde neler gördükleri hakkında meraklıların veya akrabaların sorularına cevap verir.
Bütün bu iyileştirme merasiminin sonunda Şaman, odanın en şerefli yerinde kendisi için ayrılmış yere gelerek at derisi üzerine oturur. M. Perrin’e göreıı Şamanlar, iki türlü tedavi sistemi uygulamaktadırlar: bunlar somatik ve ruhsal nitelikte olup iki yaklaşım teşkil eder. Hastalığa bir eksiklik, genellikle, ruhun kaçmasıyla, bozulmasıyla ya da değişime uğramasıyla ilgili bir eksiklik gözüyle bakıldığı gibi, bir fazlalık, bedene hastalık yapıcı bir öğenin ya da “hastalık ruhunun” girmesinden kaynaklanan bir fazlalık gözüyle de bakılabilir.
Bu iki yaklaşıma uygun düşen iki tedavi türü vardır: Endorcisme ve exorcisme. Eksik bölümün geri döndürülmesi endorcisme, hastalık yapıcı öğenin beden dışına atılması ise exorcisme’dir. Türk Şamanlarının emme yöntemi exorcism’e en büyük örnek olabilir. Tedavi sırasında Şamanın uyguladığı birçok yöntemler dikkat çekmektedir. Özellikle Şamanın, hasta ruhun peşinde öteki dünyaya yaptığı kozmik seyahat ve öteki dünya varlıklarıyla yaptığı savaşlar önemlidir ve Şaman mitolojisinin özünü oluşturmakla endorcisme yöntemine örnektir.
Şaman, hasta üzerinde psikolojik etkileri güçlendirmek için onu mitsel zamana geri götürür, bu amaçla bir takım oyunlar sergiler ve hastayı da kendi ile beraber ataların dünyasına götürür. Şaman, bilinç altında mevcut olan ruhlar dünyasındaki hastalığın menşeini hastaya göstermekle ve hastayı kendi hastalığı ile baş başa bırakmakla tedaviyi kolaylaştırmış olur. Burada uygulanan tek yöntem, “Hastalığın kökenini bilmek iyileştirmenin yarısıdır” kuralına uymaktan ibarettir.
Kamlık zamanı Şamanların tütün içmeleri veya tütün dumanını hastaya üflemeleri de tedavi tekniklerinden biri gibi dikkat çeker. Nitekim yeraltı dünyası ruhlarının tütün kokusunu çok sevdikleri hakkındaki Şaman anlatıları da bunu tasdik edecek mahiyettedir. Hastanın bedenine giren kötü ruhlar bu tütün kokusuna dayanamayarak bedeni terk eder ve tütün koklamak için Şamanın yanına gelirler. Şaman da onları geldikleri yere götürür. Ayrıca tütün, Şamanlığın geleneksel düşüncesine göre Şamanın ruhlarla alaka kurabilmesi için şuurunu değiştirmeğe yarayan etmendir. Ruhların beğenisini kazanan tabak (tütün) kokusu, bir nevi Şamanın ruhlara sunduğu saçı mahiyetindedir. O halde Şamanın tütün içmesi yalnız ruhlarla alaka kurmak için kendi şuurunu değiştirmek değil, hem de ruhları tatmin etmek içindir.
Bugün alternatif tıptan birini oluşturan ve vücudun içten temizlenmesi olarak bilinen reflexoloji de ayak ve el işaretlerinin yardımı ile hastalıkları tedavi eder. Eski Şaman tedavi yönteminin geliştirilmesi ile ortaya çıkan reflexoloji, Çin’ de ve diğer doğu ülkelerinde geniş çapta yayılmış alternatif tıp yöntemlerinden biridir.
Kaynak:Prof. Dr. Fuzuli Bayat Ana Hatlarıyla Türk Şamanlığı