Cumhuriyet’in İnşa Sürecinde “Atatürk” ve “Müzik”

Müzik devrimi, Cumhuriyet’in tasarladığı insan ve toplum modelinin belirlemesinde ciddi katkı sağlayan bir değişim-dönüşüm sürecidir. Müzik anlayışındaki değişiklik, toplumsal yapıdaki değişimi de gözler önüne sermesi açısından önemlidir. Bu nedenle Türk modernleşme sürecinde ve bu sürecin en önemli halkası olan Atatürk döneminde, müzikle ilgili olarak alınan kararlar ve uygulamalar ciddi bir inceleme alanı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Müzik Kültürümüzün Geliştirilmesi Süresinde Atatürk’ün Tavrı

Dönemin ünlü tarihçilerinden Emil L.Ludwing, bir söyleşi sırasında Atatürk’ü, Batının tek seslilikten çoksesliğe geçebilmek için 400 yıl beklediğini söyleyince karakteristik bir tepkiyle karşılaşmıştır : ‘Bizim o kadar beklemeye vaktimiz yoktur.’

Sanat, kültürü oluşturan en önemli unsurların başında gelir. Atatürk, Türk sanatının araştırılmasını, geliştirilmesini, Türk toplumuna ve dünyaya tanıtılmasını defalarca vurgulamıştır. Sanatın bütün kollarının, özellikle müzik ve sahne sanatlarının kurumsallaşması ve geliştirilmesi için büyük olanaklar sağlamış, yol gösterici olmuş, yapılan çağdaş sanatları ve sanatçıları övücü sözler ve uygulamalarla teşvik edici, özendirici olmuştur. 

Atatürk’ün Müzik Alanı İle İlgili Söylediği Sözler ve Gelişmeleri Yakından İzlemesi 

Mustafa Kemal Atatürk; ‘Güzel sanatlarda başarılı olmayan milletlerin, medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmalarının imkansız olduğu’nu vurgulamıştır. ‘Sanatkar, cemiyete uzun cehd (çalışma) ve gayretlerden sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır.’

’Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir.’ Hele elini öpmek isteyen bir sanatçıya: ‘Sanatçı el öpmez. Sanatçının eli öpülür.’ gibi önemli sözleriyle sanatçılara ne kadar değer verdiğini göstermiştir. 

Devrimler arasında müyziğe ayrı bir önem veren Atatürk; 1925 yılında İzmir Öğretmen Okulu’nda kendisine, ‘Hayatta musiki lazım değildir. Çünkü hayat musikidir. Musiki ile alakası olmayan mahlukat insan değildir. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise, musiki mutlaka vardır. Musikisiz hayat, zaten mevcut olamaz. Musikinin çeşidi tektik edilmeye değer.’ yanıtını vermiştir.

’Biz Garb’ınkini hürmetle dinlediğimiz gibi, bizim musikimiz de bütün dünyada hürmetle dinlenecek bir halde olmalıdır.’ diyerek müzikte

yapılması gereken değişikliğe işaret etmiştir. 

Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, müzikteki değişikliği alabilmesi kavrayabilmesidir.’

’Bütün devrimlerin temelinde müzik zevki, müzik anlayışı yatar.’

’Müzik devrimini gerçekleştirmemiş devrim yarım kalmıştır.’

Müzik Sanatına Önem Veren Düşünce Sistemi

  • Atatürk insanın gelişiminde, müziğin önemli işlevinin olduğunu düşünüyor. Çünkü insanın duygu ve düşünce dünyasını değiştirmede müziğin temel bir unsur olduğunu biliyor.

En güç devrim, müzik devrimidir. Çünkü müzik devrimi, kişiye önce kendi iç dünyasını unutturmayı, sonra da onu yeni bir âleme yöneltmeyi gerektirir. Onun için çok zordur, ama yapılacaktır.’

  • Atatürk, yeni bir toplum yaratılırken, yeni bir müzik anlayışını zorunlu görüyor. Bu nedenle kurulacak modern devlet için müzik devrimini çok önemsiyor. Vurguyla, müziksiz devrimin, tamamlanmamış devrim olduğunu söylüyor.

’…Bu bir devrim hareketidir.’(1934)

…Yeni sosyete, yeni sanat.’

  • Atatürk, müzik devrimindeki başarıyı, aydınlanma devrimindeki başarı için ölçü olarak görüyor. Büyük önderin bu düşüncesi, 2500 yıl önce yaşayan Bilge Konfüçyüs’ün ’Bir ülkede müzik bozulmuşsa o ülkede çok şey bozulmuş demektir’ sözüyle çakışıyor.

‘Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musiki değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir’(1934)

Fakat efendiler, millet, milletin ruh sanatı, musikisi, edebiyatı ve bütün güzel sanatları, bu kutsal savaşın tanrısal ezgilerini ölümsüz bir vatan aşkının coşkunluğuyla daima terennüm etmelidir.’(1933) 

’Osmanlı musikisi Türkiye Cumhuriyetindeki büyük inkılapları terennüm edecek kudrette değildir. Bize yeni bir musiki lazımdır. Bu musiki özeni halk musikisinden alan çoksesli bir musiki olacaktır.’

Yoğun çalışmalar içerisinde Atatürk’ün sürekli arayışı ‘Ulusal Türk Müziği’ arayışıdır. Saray ve Osmanlılık yerine Anadolu’ya, ‘öz’e, halka yönelmek… Arayış; evrensel boyut kazanacak ‘Türk ulusal müziği’nin yaratılmasıydı.

Atatürk’e Göre Cumhuriyet İnsanı Müziksiz Olamaz

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’e göre insan müziksiz olamaz. Çünkü insan yaşamı ile müzik birlikte ve iç içerir. Bu nedenle insan müziksiz, müzik insansız düşünülemez. O bu konuda aynen şöyle der: ‘[İnsansal] Yaşam müziktir. Müzikle ilgisi olmayan yaratılalar insan değildirler. Eğer söz konusu olan insan yaşamı ise müzik kesinlikle vardır. Müziksiz insan yaşamı zaten var olamaz. Müzik yaşamın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir.’ ‘Yanlız müziğin türü irdelenmeye, üzerinde durup düşünmeye değer’(1925). Bu görüş aslında en başta insanın kendine özgü bir doğal-temel müziksel donanıma sahip olmasın dayanır. İnsanın müziksiz olamayışı en başta doğal-temel bir müziksel donanıma sahip olmasından kaynaklanır.

Yaşanmış Bir Olaydan Örnekle

Cumhuriyetimizin inşa sürecindeki çağcıl besteleme-üretme devriminde ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1930’lu yıllarda operaya ayrı bir önem ve değer verdi. O’nun bu yaklaşımının kökleri 1914’e dayanır. 13 Ekim 1913- 7 Kasım 1914 tarihlerinde askerî ateşe olarak görevli bulunduğu ve Zabit İve Kumandan ile Hasbihal adlı kitabında yazdığı Sofya’da bir akşam ilk kez bir operayı izler, izlediği G.Bizet’in ünlü Carmen operasından çok etkilenir ve temsilden sonra çok ferin düşüncelere dalar. Oluşan duygu ve düşüncelerini yakın arkadaşı Şakir Zümre’ye şöyle aktarır (Akbulut 2007:618) :

’Balkan Savaşı’nda [Bulgarlara] neden yenildiğimizi bugün çok daha iyi anladım. Bak Şakir, bizim ‘çoban millet’ [olarak] gördüğümüz Bulgarların sanatçıları, orkestraları, operaları varmış.’

 

Kaynaklar

Kocatürk, Utkan.(1984) Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, 3. baskı Ankara
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Zobu, Vasfi Rıza (1977) O Günden Bu Güne, Milliyet Yayınları 1. baskı İstanbul

 

Total
8
Shares
Bir cevap yazın

Benzer İçerikler