Neolitik, köken olarak Yunanca “neos” ve “lithos” kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir. Yeni Taş Çağı veya Cilalı Taş Çağı olarak literatürlere geçmiştir. Neolitik Çağ, Akeramik ya da Çanak Çömleksiz ve Çanak Çömlekli Neolitik olarak iki evrede incelenmektedir. Çanak Çömlekli Neolitik ise Erken ve Geç olarak iki evrede incelenir. Bu dönemde öne çıkan başlıca yenilikleri toparlamak gerekir ise: Yerleşik Düzen, Teknolojik Gelişmeler, İnanç Sistemi ve Sanat, Tarım ve Hayvancılık, Geniş Çaplı Ticaret ve Çanak Çömlek Teknolojisi örnek verilebilir.
Fakat bu dönemin en belirgin özelliği hiç kuşkusuz insanların yerleşik yaşama ve avcı-toplayıcılıktan tarım ve hayvancılığa geçmeleridir. Bu ilerlemeye bağlı yerleşimlerin nüfusu artmış, alet yapımı gelişmiş, iş bölümü yapılmış, mülkiyet ve aile kavramları ortaya çıkmıştır. Bu sosyo-ekonomik gelişmeler günümüz uygarlığını ortaya çıkaran ilk ve önemli girişimlerdir.
Genel olarak bu süreç Neolitik/Tarım Devrimi ve insanoğlunun gerçekleştirdiği ilk devrim olarak adlandırılır. Hatta ateşin kullanılması veya tekerleğin buluşundan bile önemli sayılır. Çünkü insanoğlunun beslenme alışkanlığı, doğaya bakış açısı ve daha da önemlisi hayatını kökten değiştiren bir dönem olduğu tabir edilir.
“Bu geçiş, kabaca 2,5 milyon yıllık insanlık tarihinde çok önemli bir dönüm noktasına işaret etmektedir. İnsanlık, bu kadar bir süre sürdürdüğü avcılık-toplayıcılık düzeninden, ihtiyaçlarını karşılamak için yaşadığı çevreyi aktif olarak değiştiren bir türe dönüşmüştür. Belki de yetiştirmeye başladığı ürünlerin kölesi olmaya başlamıştır…”
“İnsanlık tarihindeki bu değişimler o kadar köklü ve yaygındır ki bu sürecin etkileri ironik biçimde, tarımın itici güç olarak ekonomideki üstünlüğü sona erdiren Endüstri Devrimi’yle kıyaslanmıştır.”
Avrupa arkeolojisinde önemli bir yere, günümüze kadar etkileri süren ve uzun süre geçerliliğini korumuş kurama (Neolitik Devrim) sahip olan Avusturyalı arkeolog Vere Gordon Childe’a (1892-1957) göre, daha büyük boyutlu, daha heterojen yapılı ve hiyerarşikleşmiş toplumlar ancak tarımsal üretime geçişle mümkün olacaktı. Bu devrim “Bereketli/Verimli Hilal”olarak bilinen bölgede başlamış ve buradan diğer bölgelere yayılmıştı.
Gordon Childe’ın etkisinde kalan R.J. Braidwood, Tevrat ve İncil’i dikkate alarak “Bereketli Hilal” olarak adlandırdığı bölge üzerinde araştırma yaptı. Ancak araştırma ilerledikçe Childe’ın kuramının çelişkili olduğu görülmüştür. Bu doğrultuda araştırmalar Toros ve Zagros Dağları’nın yamaçlarında yoğunlaşmıştır ve sonucunda Neolitik Çağ’ın ani bir gelişim sonucu değil, kademe kademe ve kültürel bir birikimle başladığı sonucuna varılmıştır.
Böylelikle Childe’ın kuramı tabiri caizse çürütülmüştür. Fakat bu konudaki tartışmalar, fikir ayrılıkları hala devam etmektedir. Belki de sorulması gereken soru neolitikleşme illa bir kalıp içine sokulmalı mıdır? Devrim ya da evrim olarak ayırmak doğru mudur? Bana kalırsa bunlar birbirini tetikleyen iki temel kavramdır. İnsanoğlu bir gecede yerleşik yaşama elbette geçmemiştir. Bu ancak kültürel yayılmayla mümkün olabilecek bir süreçtir. Fakat bunun bir devrim-yenilik olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
KAYNAKÇA:
Sökmen, A. M., Anahatları ile Neolitik Çağ I, http://evrimagaci.org/photo/tr/anahatlari-ileneolitik-cag-1-, (ET: 19.01.2014).
Vinifera, Neolitik Çağ’ın Başlangıcına İlişkin Görüşler, http://www.arkeo-tr.com/neolitik-cagin-baslangicina-iliskin-gorusler.html, (ET: 14.11.2016).
Universalist Dergi, http://www.universalistdergi.org/neolitik-devrim/, (ET: 17.04.2016).
Sagona,A., Zımansky,P., “Arkeolojik Veriler Işığında: Türkiye’nin En Eski Kültürleri”, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2015; 34.
Tekin, H., “Tarihöncesinde Mezopotamya: Yeni Yaklaşımlar, Yeni Yorumlar ve Yeni Kronoloji”, Bilgin Kültür Sanat Yayınları, Ankara, 2017.