Roma İmparatorluğu en geniş coğrafi sınırlarına İmparator Trajan döneminde (M.S. 98 – 117) ulaşmıştır. Fethedilen yeni topraklar için yapılacak en önemli şey, onları imparatorluğun kalbine bağlayan yol ağlarıydı.
Trajan, yaptığı fetihlerle Roma topraklarını yaklaşık 5 milyon kilometrekare genişletti. Eşsiz askeri başarılarından dolayı Roma’nın “En iyi 5 İmparatoru”ndan biri olarak kabul edildi. İmparatorluğun görev süresince kapsadığı devasa kara kütlesi, bağlantılı, kontrollü ve geniş bir ticaret ve ulaştırma ağı gerektiriyordu.
Trajan’dan sonra gelen İmparator Hadrian (M.S. 117-138), Trajan’ın yapmış olduğu doğu fetihleri ile çok ilgilenmeyerek, Roma topraklarında geniş çaplı yolculuklar yaparak karakollarını güvence altına aldı, orduyu şekillendirdi ve altyapıyı geliştirdi.
Bir Ticaret İmparatorluğu
Bu dönemde Roma ulaşımı deniz ve kara yollarına dayanıyordu. Ticaret, tek bir Roma para birimiyle basitleştirildi. Yollar İmparatorluk şehirlerini birbirine bağlarken, Akdeniz, kıyı limanları ağı merkeziydi ve büyük ticaret hacmini kolaylaştırdı. Ren ve Tuna gibi nehirlerin genellikle ticaret yollarından ziyade siyasi sınırlar olarak hizmet ettikleri için, nehir taşımacılığı İmparatorlukta yaygın bir şekilde kullanılmamıştır.
Roma’nın başlıca ticaret yaptığı bölgeler İspanya, Fransa, Anadolu, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ydı . Demir, sığır, baharat, ahşap, deri, mermer, kıymetli ve yarı kıymetli metaller ve ipek dahil olmak üzere ticareti yapılan malların yanında, Anadolu ve Kuzey Afrika, Roma İmparatorluğu’nun en çok gıda ticareti yaptığı bölgelerdi. Öyle ki, Roma döneminde 2’si Anadolu’nun Likya bölgesinde bulunmak üzere 3 adet büyük Granarium (Hububat Deposu) yaptırılmıştır.
Tüm Yollar Roma’ya Çıkar
Yollar, askeri ve ticari önemlere sahip olduğu gibi aynı zamanda sınırları da oluştururlardı. Seyahati kolaylaştırmak için 40 km’de bir konaklama yapılabilecek pansiyonlar, 15 km’de bir yorgun atların, dinç atlarla değiştirildiği noktalar oluşturulmuştu.
İlk Roma anayolu, yapımı M.Ö. 312 yılında Appius Claudius Caecus tarafından başlatılan Appian Yolu idi. Çoğu yol, Etrüsk zamanındandı ve Roma’nın askeri ulaşımını kolaylaştıracak yollardı. Cumhuriyet döneminin sonuna gelindiğinde, Romalılar artık bir yol yapım ustası olmuşlardı ve yolları başkentten dışarıya ayrılmış ve İtalya geneline yayılmıştı.
M.S. 200’de, birinci sınıf Roma yollarından oluşan bir ağ, güneyde Kuzey Afrika’dan doğuda Antiochia’ya, kuzeyde Britannia’ya ve batıda Lusitania’ya (Portekiz) kadar toplam 80.000 km’lik bir alana yayıldı. Birinci sınıf yollar en az 5 metre genişliğinde ve düzgün bir taş yüzeye sahipti. Dünyanın ilk çift şeritli yolu, Roma’yı Ostia’ya bağlayan Via Portuensis isimli bir Roma yoludur.
Altın Kilometre Taşı – Millarium Aureum
Forum Romanum’da, Roma’nın ilk İmparatoru Augustus tarafından M.Ö. 20’de yapılan Millarium Aureum veya Altın Kilomete Taşı olarak bilinen bir anıt vardı. Kilometre taşının İmparatorluğun tüm önemli şehirlerini ve Roma’yla arasındaki mesafelerini listelediği düşünülüyor. Roma kültürünün mühendislikteki büyüklüğünün bir sembolü olarak, ‘tüm yolların’ çıktığı yerin burası olduğu söylenir.
Mare Nostrum – “Bizim Denizimiz”
Roma kentinin nüfusu 1 milyonu aştı ve yol ağları ve nakliye güzergahları sermayenin ve zenginliğin etrafında toplandı. Akdeniz’in dört bir yanını saran bu yollar İmparatorluk için büyük bir öneme sahipti. Deniz fenerleri ve sayısız limanlar, gemiler için güvenli bir yolculuk sağlarken, Roma donanması da ticaret ve yolcu gemilerini korsanlardan koruyordu. Gemilerin çoğu deniz ile daha içli dışlı olan Yunalılar ve Mısırlılar tarafından inşa edilirdi.
Genel olarak bakıldığında Roma, bahsettiğimiz gibi bir ticaret imparatorluğuydu ve ticaret, imparatorluğun en önemli hayat damarlarından biriydi.