Alberto Giacometti ile Heykel Sanatına Bir Bakış

Sanatının ilk döneminde kübizm etkisinde heykel üreten, ardından kübizmin önerdiği biçimsellik ile karşımıza çıkan Alberto Giacometti’nin heykel sanatını inceliyoruz

Sanatının ilk yıllarında Çift ve Kafatası heykellerinde kübist eserlerle karşımıza çıkan Giacometti, 10 Ekim 1901 tarihinde İsviçre’de doğmuştur. Babası Giovanni bir ressam olan, Giacometti sanat çevresinde büyümesinden kaynaklı olarak bu durum onun heykellerine yansıyacaktır.

Boşluğu Tutan Eller

Boşluğu Tutan Eller heykelinde ellerin duruşuna baktığımızda, bu ellerin arasına konulacak şey boşluktan başka bir şey olarak karşımıza çıkamaz. Rölyefik sayılabilecek bu heykelde sanatçının nadir görülen pürüzsüz dokulu eserlerinden biridir.

Boşluğu Tutan Eller (ayrıntı)

Sanatçının heykellerini biçimlendirmesine bakacak olursak; Giacometti önce bir teli aklında yarattığı forma bürür, ardından ekleme tekniğiyle çamur ile bu teli kaplar. Burada tel kullanıyor olması, figürleri en ince hale gelene kadar stilize etmesinden kaynaklanmaktadır. Heykel kaidesi kullanan sanatçının bir çok heykelinde kaidenin, figürlerden daha büyük olduğunu görürüz. Bu durum bazen erir gibi görülen figürler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bir yok oluş vurgusudur. Öte yandan heykelde boyut küçüldükçe, anlamı Giacometti için artmaktadır.

Ayakta Duran Kadın

Alberto Giacometti’nin Ayakta Duran Kadın heykelinde tam olarak ekleyerek yaratmış olduğu pürüzlü dokuya sahip eseri görülebilmektedir. Heykel öyle biçimlendirilmiştir ki, oldukça uzatılan figür bu dokusuyla var oluş temasına bir öykünme ile karşımıza çıkmaktadır.

Düşen Adam

Düşen Adam heykelinde karşımıza tam olarak düşeyazma eylemi çıkmaktadır. Pürüzlü dokuda görülen heykel, genel biçimlendirmeye uygun şekilde en ince noktasına kadar uzatılarak görülmektedir. Figürün ayak parmakları sadece kaideye değmektedir, bunun dışında vücudu tamamen boşluğa kendini bırakmış olarak gözlemlenmektedir. Donmuş bir ara an ile izleyici başbaşadır.

Alberto Giacometti’nin sanatı, yalnızca heykel ile sınırlı değildir. Aynı zamanda tiyatrocu dostları olan sanatçı Godot’yu Beklerken oyunu için yapmış olduğu sahne dekorunda ağaç bizim için önemlidir. Bu ağacın tüm yaprakları dökülmüş, yalnızca bir yaprağı kalmıştır üzerinde ve bu bağlamda tiyatro eserine bakacak olursak birbiri ile mükemmel uyum içinde bir oyun ve sahne dekoru karşımıza çıkacaktır.

Şehir Meydanı

Rodin’in, Kale Burjuvaları heykeliyle kompozisyonda figürlerin yerleştirilmesi açısından benzerlik gösteren Şehir Meydanı eserine bakacak olursak, Giacometti eserinde beş figür alelacele bir yere yetişiyor gibi yürürken adeta rastlantısal bir karşılaşma bulunmaktadır. Oysa Rodin‘in heykelinde ortak amaç uğruna buluşan figürler görülmektedir.

Köpek

Alberto Giacometti’nin aynı biçimlendirmeyle yaratmış olduğu heykellerden Köpek heykelinde önceki insan figürlerinde de inceltilme kullanılmış olmasına rağmen bir açlık ile karşı karşıya kalmayan izleyici bu kez farklı bir durumla karşılaşacaktır. Bu heykelde akla gelenlerden ilki şüphesiz ki açlık ve susuzluktur.

Sanatçının kardeşi Diego’nun portrelerini yapmasıyla farklı bir sanat anlayışı ortaya çıkacaktır. Diego portrelerini aynı şekillendirme ile yapan ressam burada pürüzlü dokuyu öyle bir şekillendirir ki gölge-ışık oyunlarıyla farklı ifadeler kaçınılmaz hale gelecektir.

Diego

Diego Portreleri‘nden bir örnek olarak görselde ışığın vuruş yönüne göre farklı ifadeler bürünen bir heykel karşımıza çıkacaktır. Bu pürüzlü dokusundan kaynaklanmaktadır.

Alberto Giacometti bu portreler için; ‘yapılan şeyi formun kendisine ekleme yöntemiyle, boşluğu kesip atarak, çıkardığını’ söyler.

Total
59
Shares
Bir cevap yazın

Benzer İçerikler