Sanal Müzeler Hakkında

Sanal Müze Nedir?

Sanal müze veya E-müze, 1990’lı yılların başından itibaren teknolojik gelişimin hızıyla birlikte müzelerin iletişim sağlamaya yönelik olarak interneti kullanmaya başlamaları ile ortaya çıkmış bir kavramdır.  Sanal Müze, değişik medya olanaklarından yararlanılarak hazırlanmış sayısal nesneleri ve bunlara ait bilgileri barındıran, ziyaretçi ile iletişimin kesintisiz olduğu ve çeşitli erişim şekillerini karşılamak için alışıldık iletişim yöntemlerinin ötesinde olan, dünya çapında erişimini olanaklı kılmak amacıyla da fiziksel anlamda bir mekâna ihtiyaç duymayan müze şeklinde tanımlanmaktadır.

Sanal Müzelerin Gelişimi

İlk uygulamaları teknolojik gelişme ile gerçekleşmiş olsa da sanal müze kavramın temelleri 20. yüzyılın ikinci yarısında Walter Benjamin ve André Malraux arasındaki “sanat eserinin aurası” sorunsalı üzerine yapılan tartışma ile atıldığı söylenebilir. Benjamin’in teknolojinin olanaklarıyla çoğaltılabildiği çağda sanat eserinin aurasında bozulma yaşandığı savına karşılık Malraux, sanat eserine yeni auralar eklendiğini savunmuştur. Bu tartışma Malraux’un, bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin henüz gelişmediği bir dönemde, herkesin, istediği her yerden ulaşabileceği “duvarsız düşsel müze” kavramını geliştirmesini sağlamıştır.

Sanal müzeler içeriklerine göre “broşür sanal müzeler”, “içeriksel sanal müzeler”, “eğitsel sanal müzeler” ve “sanal müzeler” olmak üzere dört başlıkta gruplandırılabilir.

  1. “Broşür sanal müzeler”; var olan bir müzeye ait genel bilgilerinin bulunduğu internet uygulamalarıdır. Müze koleksiyonu ile ilgili kısıtlı bilgi vermelerinden ötürü, sanal müzeden çok tanıtım amaçlı internet sayfası niteliğindedirler.
  2. “İçeriksel sanal müzeler”; koleksiyonları çevirim içi sunan ve ziyaretçinin koleksiyondaki nesneleri keşfetmesini amaçlayan sanal müze uygulamalarıdır. Bu uygulamada nesne merkezli bir yol izlenir ve koleksiyon bilgi bankaları ile benzerlik görülür. İçeriğin eğitici ve öğretici olmaması nedeniyle, konunun uzmanları tarafından kullanımı daha uygundur. Müze koleksiyonunun tanımlamada ayrıntılı bilgi vermesi bu uygulamaların en önemli özelliğidir.
  3. “Eğitsel sanal müzeler”; ziyaretçilerinin yaş, deneyim ve bilgi seviyelerine göre giriş olanağı sunan sanal müzelerdir. Bilginin sunumu nesne yerine içerik merkezlidir. Öğretici olma amacıyla tasarlanan bu tür sanal müzelerde, ziyaretçinin ilgilendiği konuda daha fazla bilgi alması ve siteyi yeniden ziyaret etmesini sağlayacak bağlantılar bulunur. Buradaki asıl amaç, ziyaretçinin müzeye gelip nesneleri yerinde görmesini sağlamaktır.
  4. “Sanal müzeler” ise; öğretici sanal müzelerin bir sonraki adımı olarak düşünülebilir. Sadece müzenin koleksiyonunu sunmanın yanında diğer sayısal koleksiyonlara da bağlantılar bulunmaktadır. Bu yolla, sayısal koleksiyonlar gerçek dünyanın kopyaları olmaktan çıkarlar. Böylece André Malraux’un “duvarsız düşsel müzeler” öngörüsü gerçekleşmiş olur.

Formal değerlendirme içerik bakımından işlevsel bir sanal müze uygulaması için gerekli başlıkların uygulamalarda sınanması şeklinde yapılmaktadır. Sanal müze uygulamalarında yer alması gereken ana bölümler, koleksiyon ve sanal dolaşımının sunum özelliklerinden oluşmaktadır. Üç ana başlık da kendi içinde alt başlıklara ayrılmıştır.

  1. Ana Bölümler
  • Vizyon-misyon
  • koleksiyon politikası
  • hedef kitleye göre oluşturulmuş uygulamalar
  • genel iletişim bilgileri
  • plan ya da harita arama
  1. Koleksiyon ile ilgili başlıklar
  • Koleksiyonun Sunumu (liste, bilgi bankası)
  • Ana sayfadan koleksiyon sayfasına bağlantının niteliği
  • Diğer koleksiyonlara bağlantının olup olmamasının sınanması
  • Farklı kullanıcı deneyimlerine göre arama ve sunum seçenekleri
  1. Sanal dolaşımının sunum özellikleri
  • Haritalandırma Sanal dolaşımın müze kat planları ile birlikte verilmesi
  • Bilgi verilmesi Çoklu ortamlar ile hem dolaşım hem de bilgilendirmenin yapılması

Öğrenebilirlik Bir sitenin kullanabilirliği açısından değerlendirilmesinde en önemli başlık öğrenebilirliktir. Öğrenebilirlik kullanıcıların siteye ilk girdiklerinde siteyi anlayabilmelerini kolaylaştırmak için dikkat edilmesi durumları tanımlamaktadır. Bir sitenin öğrenebilirliği kullanıcının site ile yakınlık kurması, tasarımının ve sunumun tutarlı olması, tasarımda kullanılan öğelerin genellik taşıması ve tasarımın sade olması ile ilişkilidir.

Etkili ulaşabilme Etkili ulaşabilme kullanıcının aradığı bilgiye hızlı ulaşabilmesini sağlayan başlıkları tanımlamaktadır. Etkili ulaşabilme sistem kullanıcıları doğru yönlendirmesini gerekli kılar. Sunumun tutarlılığı benzer özellikler taşıyan nesnelerin sunumları birbirleriyle tutarlı olmalıdır. Tipografya, kullanıcının aradığı bilgiye ulaşmasına yardım etmelidir. Resimler ile metin arasındaki ilişki açık olmalıdır.

Sanal Müzelerin Sağladıkları:

Sanal müzeler, dünya çapında erişim sağlarlar. Bugün bir müzenin sahip olduğu birikiminin sadece içinde bulunduğu toplumun değil dünyanın mirası olduğu kabul edilmiştir. Günümüzde müzeler müze koleksiyonlarını internet ortamına taşımalıdır.

Sanal müzeler ziyaretçiler ile kesintisiz iletişimi sağlar. İletişimin ön plana çıktığı dönemlerde müzeler geleneksel medya araçlarını kullanmışlardır. Ancak bu medya yapılarının sağladığı imkanlar kısıtlı ve yavaştı. İnternet ile müzeler ziyaretçileri ile kesintisiz ve hızlı iletişime geçmişlerdir. Sanal müzeler, doğru tasarlandıklarında uzaktan eğitim, hayat boyu eğitim amacıyla kullanabilirler.

Sanal müzeler, sayısal ayrımın kapanmasına katkıda bulunurlar Devrim olarak nitelendirilen bilişim teknolojilerindeki gelişme yeni sorunları beraberinde getirmiştir. Bu sorunların en önemlisi ve akla ilk geleni sayısal ayrımdır. Sanal müze uygulamaları ile oluşturulan e-kültür faaliyetleri sayısal ayrımın kapanabilmesine olanak sağlarlar.

Sanal müzeler, doğru ve güvenilir bilgi kaynaklarıdırlar İnternetin sağladığı olanaklar herkesin istediği bilgiye ulaşmasını sağladığı gibi, yine herkesin bilgi havuzuna eklemeler yapmasına olanak sağlar. Bu nedenle internette yer alan bilgilerin güvenilirliği her geçen gün biraz daha azalmaktadır. Müzeler güvenilir bilgi kaynağı olma özelliklerini oluşturdukları sanal müze uygulamaları ile de sürdürerek internette güvenilir bilgi kaynakları olmaktadırlar.

Sergileme amacıyla kullanılan müze teknolojilerini ele aldığımızda bu teknolojilerin müzenin türüne ve bu türde bağlı olarak değişen sergileme anlayışına göre farklılaştığını görürüz. Müze etkinlikleri üzerinde de önemli etkisi olan sergileme farklılıkları, tarih, sanat, etnografya ve arkeoloji müzeleri için değişebilirken bilim müzeleri, eko müzeler ve doğa müzeleri gibi müze türlerinde de çeşitlilik göstermektedir.

Sanal Müze Türleri:

  • Genel Müzeler
  • Arkeoloji Müzeleri
  • Sanat Müzeleri
  • Tarih Müzeleri
  • Etnografya Müzeleri
  • Doğa Tarihi Müzeleri
  • Jeoloji Müzeleri
  • Bilim Müzeleri
  • Askeri Müzeler
  • Endüstri Müzeleri

Yukarıda belirtilen müze türleri, kendi koleksiyon içeriklerine bağlı olarak güncel sergilemelerden faydalanmaktadır. Çünkü sergilemeler müze türlerine ve koleksiyon içeriklerine göre farklılaşmaktadır. Bu farklılıklar müzenin amacı, koleksiyonu, vermek istediği mesaj ya da hedef kitle profilleri gibi unsurlardan da etkilenmektedir

Sergileme türleri, ziyaretçi profilleri ve koleksiyon niteliklerine göre ayrıştırılmış ve özellikle müze sergilemeleri için oluşturulmuş sınıflandırma önerileridir. Bu sınıflandırmalar kimi zaman müzenin sergi amacı üzerine kurulu olurken, kimi zamanda ziyaretçi ya da nesne odaklı olmaktadır. Sergileme türlerini tanımlayan önermelerden biri şu şekildedir; Hissi Sergileme, Öğretici Sergileme ve Eğlendirici Sergileme (Atasoy, 1999: 177). Özellikle müze sergilemelerinin ziyaretçiler üzerindeki etkilerinin ön planda tutulduğu bu çalışmada bilgi verme ve eğlendirme sınıflandırmanın temelini oluşturmaktadır. Bu sınıflandırmayı kısaca incelemek gerekirse:

Hissi Sergilemeleri; ele aldığımızda bu türdeki sergilerin izleyicinin hisleri üzerinde bir etki yaratmak amacıyla düzenlendiğini görürüz. Kendi aralarında “estetik sergileme ve duygusal sergileme” olarak ikiye ayrılırlar. Estetik sergilemeler güzelliğin kabulü teorisi olarak düşülen estetik değerleri yakalamayı hedefler. Duygusal sergilemeler ise izleyicinin duygularını uyandırmaya çalışan sergilemelerdir.

Öğretici Sergilemeler; bilgi verme ve eğitim amacı güden sergilerdir. Bu tür sergilerde çeşitli aracı materyaller kullanılarak, nesnelerin özellikleri yorumlanır ve sergilenen nesnenin eğitici işlevi iletişim araçları yardımıyla sunulur.

Eğlendirici Sergilemelere değinecek olursak bu tip sergilemelerin müze içeriği ve koleksiyon bağlamları doğrultusunda eğlendirdiği gibi etkileşimli uygulamalarla ziyaretçilerine deneyimler kazandıran sergilemeler olduklarını söyleyebiliriz.

Sergileme çeşitlerine klasik çeşitleri de ilave edecek olursak, ziyaretçi odaklı olan yukarıdaki önermelerin dışında müzelerde koleksiyon odaklı ya da bilgi odaklı sergilemelerin yapıldığını da söyleyebiliriz.

Koleksiyon Odaklı Sergilemelerde; bilgi, sunulan nesneler üzerinden ziyaretçiye aktarılmaktadır. Fakat ön planda nesneler yer almaktadır. Temel olarak nesne ve nesnenin niteliği üzerine kurulu olan sergilemelerdir. Bu tip sergilemelerde önemli olan nesneye sahip olmak ve nesneyi bilgiler eşliğinde sergilemektir. Nesneye yönelik bilgiler aktaran bu sergilerde çeşitli medyalar yardımıyla nesneler bilgi yönünden desteklenmektedir.

Bilgi ve Eğitim Odaklı Sergilemeler; temelde nesneden çok nesneye yönelik bilgiler üzerine yoğunlaşır. Amaç ziyaretçileri bilgilendirmektir ve nesneleri yorumlamaktır. Eğitimsel açıdan da önemli olan bu tip sergilemeler, sistemli ve programlı biçimde tasarlandıkları zaman ziyaretçi ilgisini önemli ölçüde çekebilmektedir. Ayrıca müze eğitimleri için de önemli olan bu sergilemelerde hedef kitleye yönelik çalışmalar ve sunumlar yapmak daha kolaydır. Çünkü bilgi çoğaltılabilen ve yorumlanabilen bir kavramdır. Bilgi odaklı sergilemeler nesnelerle ilgili yapısal bilgilerden çok bu nesnelerin bağlamına ve işlevine odaklı bir sistem olduğu için tercih edilmektedir. Bilgi, ayrıca müzenin ek iletişim mecralarına hizmet edebilir. Günümüz müzeleri toplama, koruma ve sergileme işlevlerinin yanı sıra çeşitli yayınlar, eğitim aktiviteleri ve bilgi etkinlikleri ile yaşam boyu eğitime katkıda bulunmaktadır.

Sonuç olarak sergilemeler müze türüne bağlı olarak ziyaretçiler, koleksiyonlar ve amaçlar doğrultusunda farklılıklar gösterebilir. Bu farklılıklarda sergilemenin türünü ortaya çıkartmakla birlikte bir sonraki aşama olan kullanılacak sergileme teknolojisinin seçimine doğrudan etki eder. Dolayısıyla müze sergilerinde kullanılan sergileme teknolojilerinin başarılı veya etkili olabilmesi için müze ve sergileme türüne uygun teknolojik formlar tercih edilmelidir. Ayrıca müze mimarisinin ve koleksiyonların güvenliğini sağlamanın getirdiği zorunluluklar da müzelerde sergilemelere yön veren önemli etkenlerdir. Teknolojik sergilemeler için önemli olan bu etkenler müzenin teknolojik altyapısı ve binanın tarihi bir yapı olup olmaması gibi durumlardır. Çünkü tarihi yapılarda var olmayan teknolojik altyapının kurulması için tadilat işlemleri gerekmektedir. Bu işlemler de kimi zaman yapının orijinalliğini, kullanışlılığını bozacak nitelikte olabilir. Tüm bu değişkenlere rağmen günümüz müzeleri çağdaş yaşam standartları içine katılabilmek ve yaşadıklarını kanıtlamak için yeni yöntemler bulmak zorundadırlar. Fakat bunu yaparken de tarihi yapılar içinde bulunan ve bozucu etkenlere karşı hassas olan koleksiyonları korumak için kullanılan teknoloji özenle seçilmelidir. Bu hem yapının kendisini hem de koleksiyonu korumak için önemlidir.

Sanal Müzelerde İçeriklerine Göre Farklılaşan Teknoloji:

Teknolojik araç kullanımı müze sergilerinde koleksiyon düzenlemelerinin ötesinde hem fiziksel hem de kurgusal planlamalar hazırlanmasını zorunlu kılmıştır. Eğitim, koleksiyon yönetimi ve koruma gibi durumları da kapsayan bu tip planlamalar yapılırken müze çeşidini, sergileme amacını ve hedef kitle gibi etkenleri göz önünde bulundurmak önemlidir.

Örnekle incelemek gerekirse Strasbourg Historical Museum / Tarih Müzesi – Strasbourg, şehir tarihi konulu sergilerinde yüksek çözünürlüklü ekran, projeksiyon, kiosk ve hologram ağırlıklı sergileme üslubunu benimsemektedir. Sergileme sistemlerinde teknolojiden sıklıkla faydalanan bu müze, askeri teçhizatlardan, yağlı boya eserlere, madeni paralardan, şehir maketlerine kadar pek çok eseri bünyesinde barındırmaktadır. Müzede kullanılan hologramların en önemli özelliği hedef kitleye bağlı olarak tercih edilen anlatım biçimidir. Şehir tarihine yönelik olaylar anlatılırken çocuklar için hazırlanan anlatımlarda kimi zaman bir hayali karakter kullanılmakta kimi zaman da dış sesten (hikaye anlatıcı) faydalanılmaktadır. Müzede Strasbourg ile ilgili sanatsal, kültürel ve tarihsel nesneler sergilenirken, anlatıma yardımcı olması amacıyla etkileşimli uygulamalara da yer verilmektedir. Örneğin müzede ziyaretçiler nesnelerle ilgili daha detaylı bilgilere kiosklar yardımıyla ulaşabilmektedir.

Sonuç olarak aslında bir kent müzesi olan “Strasbourg Historical Museum” Tarih Müzesi – Strasbourg, ziyaretçilere yaşatmak istediği deneyim ya da vermek istediği bilgi için kendi koleksiyon ya da tema içeriğine en uygun olduğunu düşündüğü sistemleri tercih etmiştir.

Doğa müzelerinde ise durum biraz daha farklıdır. Bu tip müzelerde genellikle doğa tarihi ana başlığı altında toplanan koleksiyonlar bulunmaktadır ve bu koleksiyonlar çoğunlukla zooloji, botanik, mineraller ve fosiller şeklinde gruplanmıştır. Bu tür müzelerde her ne kadar sergi elemanları modeller olsa da, projeksiyon vb. teknolojiler eşliğinde, anlatımı destekleyici görüntüler ve bilgiler izleyiciye aktarılır.

Bazı müzeler ise kendi anlatımlarını desteklemek amacıyla planetaryumlardan faydalanmaktadır. Müzelerin en ilgi çekici mekanlarından biri olan planetaryumlar aslında sergilere doğrudan etkisi olan teknolojiler değildirler. Daha çok müzenin içeriğine ve hedef kitlesine bağlı olarak, bilimsel olayları ziyaretçilere anlatmak için kullanılırlar. Fakat müze sergilerinde kullanımları, müze içindeki sergilemelere paralel olarak gerçekleştirilmektedir.

Örneğin yine Strasbourg’da bulunan ve Strasbourg Üniversitesi, Bilim Bahçesi (Jardın des Sciences) adlı kurumun bünyesinde yer alan planetaryumdan, astronomi konulu sergilemelerde sıklıkla faydalanılmaktadır. Işık oyunları ve çoklu projeksiyonlar yardımıyla ziyaretçinin kendisini sıra dışı ortamlarda hissetmesini sağlayan bu uygulama, Strasbourg Üniversitesi bünyesinde bulunan müzelere ve çeşitli sergilere yardımcı olmak amacıyla kullanılan alanlardan birisidir.

Türkiye’deki bazı sanal müzeler şu şekildedir:

Kocaeli Hızır Reis Denizaltı Müzesi

İkinci Dünya Savaşı sonrası, 30 yıl süreyle ABD Deniz Kuvvetleri’nde görev yaptıktan sonra, 30 Eylül 1983 tarihinde California’da Türk Sancağı çekilen TCG Hızırreis, Türk Deniz Kuvvetleri’ndeki aktif hizmeti 09 Şubat 2004 tarihinde sona erdikten sonra, Donanma Komutanlığı ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Müze Gemi yapılarak 29 Ekim 2004 tarihinden itibaren İzmit’te sergilenmeye başlandı. 87 metrelik boyu ve yaklaşık 2 bin tonluk ağırlığıyla TCG Gayret Muhribinin yanında iri bir balina gibi görünen denizaltının “battı şamandırası” ve pervaneleri müzenin girişinde TCG Gayret’in pervaneleri ile birlikte ziyaretçileri karşılar. Denizcilerin gemilerdeki yaşam şartlarının zorluğunu göstermek amacıyla, gemilerde yaşam mahalleri orijinal şekilleriyle muhafaza edilmiş ve denizaltının çeşitli bölümlerine konan cansız mankenlerle dekor tamamlanmış. Geminin tüm bölümlerinde kurulan ses düzeneğiyle ziyaretçiler interaktif olarak bilgilendirilmektedir. Sesli sunum içinde, torpidoların ateşlenmesi sırasında duyulan ses ve personel konuşmalarına da tanık olanlar, kendilerini adeta harp anında bir denizci gibi hissedebiliyorlar.

Galata Mevlevihanesi Müzesi

1491 yılında İskender Paşa tarafından yaptırılan ve şehirdeki ilk mevlevihane olma niteliği taşımaktadır.  25 Ekim 1925’te çıkarılan tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması ve bazı unvanların yasaklanması ve kaldırılmasına dair kanun çerçevesinde faaliyetlerine son verildi. Bu dönemden sonra mevlevihanenin ana yapısı ilkokul ve lojman, diğer bölümleri ise farklı amaçlarla kullanıldı. Çeşitli girişimler sonucunda müzeye dönüştürüldü ve 27 Aralık 1975 günü Divan Edebiyatı Müzesi adıyla ziyarete açıldı. Bu tarihten sonra dönem dönem restorasyon çalışmaları yapıldı. 2007’de başlayan son restorasyonun ardından, 21 Kasım 2011’de Galata Mevlevihanesi Müzesi adıyla hizmet vermeye başladı.

Günümüzde mevlevihane bünyesinde semahane ve derviş odalarını kapsayan ana yapı, Halet Efendi Kütüphanesi, Sebili ve Türbesi, Şeyh Galib Türbesi, Hasan Ağa Çeşmesi, sarnıç, hâmûşân, Adile Sultan Şadırvanı ve çamaşırhane bulunmaktadır.


KAYNAKÇA:
·         BOYRAZ, Burak, ‘’Müze Teknolojileri ve Sergileme Farklılıkları’’ İdil Sanat ve Dil Dergisi, S.40 s.113-126, 2008.
·         YILMAZ, Hüseyin. Sanal Organizasyonlar Ve Stratejik İş Birliği Modeli Olarak Sanal Ağ Organizasyonu, http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.php?nt=426  (15.03.2017)
·         http://inet-tr.org.tr Sanal Müzeler. (15.03.1017)
·         https://tr.wikipedia.org/wiki/Sanal_m%C3%BCze (15.03.2017)
·         ÇOLAK, Cihan, ‘’Sanal Müzeler’’ Türkiye’de İnternet Konferansı Bildirileri, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Ankara, Aralık-2006.

 

Total
4
Shares
Bir cevap yazın

Benzer İçerikler