Perge’ye Can Suyu


Antalya’daki antik Perge kentinde bulunan anıtsal çeşme, tekrar suyla buluşacak. Antik kentin anıtsal çeşmesine, Devlet Su İşleri kanallarından borularla su taşınacak. Antalya Valisi Münir Karaloğlu, henüz ziyarete kapalı tutulan antik kentteki arenanın da rölöve çalışmalarının ardından ziyarete açılması talimatını verdi. Karaloğlu: ’Eğer Perge“ye yılda 60 bin kişi giriyorsa hepimizin yeniden turizmi düşünmemiz, yeni bakış açısı yakalamamız lazım. ‘Emin olun başka bir ülkenin elinde sadece Perge olsa, Perge“yi görmeye 10 milyon insan gelir. Bizdeki 60 bin ziyaretçi sayısı çok komik, söylemeye bile utanıyorum’dedi.Peki Perge antik kenti neden önemli? Neden başka ülkenin elinde olsa 10miyon turist gelir? Mesela Almanya? Pergamon Zeus Sunağını o kadar güzel muhafaza ettiler ve sahip çıktılar ki turist akınına uğruyorlar. Perge’ye bir göz atmakta fayda var.

Antalya’nın 18 km doğusunda, Düden ve Aksu çayları arasında Tanrıça Artemis’in baş rahibesi olarak hizmet etmiş olan soylu ve bağımsız olan, Roma dönemindeki yazıtlarda adı ‘kentin kızı’ diye geçen Plancius Rutilius Varus’un kızı Plancia Magna’nın yaşadığı kenttir. Pamfilia bölgesinin başkenti Perge; Wolfram Martini’nin yapmış olduğu çalışmalar ile, M.Ö. 4000 veya 3000’den itibaren akropolis platosu yerleşim alanı olarak kullanıldığını ortaya çıkarmıştır..Arkeolojik buluntular arasında yer alan obsidyen ve çakmaktaşı buluntular Cilalı Taş Devri ve Bakır Çağından itibaren Perge’nin yerleşim yeri olarak kullanıldığını göstermektedir. Akropolis araştırmalarında Pamfilya Bölgesindeki ilk tarihöncesi gömü ile de karşılaşılmıştır.Daha önce bir çok medeniyete kucak açmış olan Perge, ihtişamını Roma döneminde lanse etmiştir.İ.S. 1. yüzyıldan itibaren Perge Roma’nın oluşturmakta olduğu dünya düzenine uyum sağlayarak, onun içinde yerini almaya çalışmıştır.Kent; tiyatro, stadyum, agora, palestra, sütunlu cadde, hellenistik kapı, nekropol, surlar, gymnasium, anıtsal çeşme gibi yapılara sahipti.Kentin su kenti olarak anılmasına neden olan yapılardan biri güney hamamın önünde yer alan anıtsal çeşme oluşturuyor. Kentte nehir tanrısı Kestros’un heykeli de bulunması ve Aksu nehrinin hemen yanı başında inşa edilmesi su kenti olma özelliği kazanmasına neden oluyor. Perge’de iki tane hamam kompleksi bulunuyor. Bunlarda iyi korunmuş durumda olan güney hamamı yanı başındaki gymnasium ile birlikte Romalılarda fiziksel aktivite ve sonrasında yıkanma ile birlikte hidroterapinin önemli etkinlikler olduğunu gösteriyor.Romalılarda yıkanmak toplumsal bir aktiviteydi. Hijyen ve temizlik açısından önem taşıyan hamamlar her statüden insanın kullanabildiği kamusal mekanlar arasında yer almaktaydı. Bu amaçla dev hamam kompleksleri Roma kentlerinin önemli yapıları arasında yer almaktaydı.Kentin gereksinim duyduğu su taş borularla kuzeydeki dağlık bölgeden getirilmekteydi. Kentte gelişmiş su ve kanalizasyon sistemi kurulmuştu.Hamamda sıcaklık odası alttan ısıtma sistemi ile ısıtılmaktaydı. Kentin hemen yakınındaki gymnasiumda ise sportif etkinlikler yapılmaktaydı.

Peki su ne anlama geliyor?

Su, kültür ve uygarlıkların kurulmasının koşulunu oluşturmuş,uygarlıklar bir su kenarında varolmuşlardır. Bilim dünyası da uygarlık oluşturmanın koşulu olarak suyun ve su kaynaklarının kontrol edilmesinin önemini vurgulamıştır. Thales’e göre; su her şeyin ilk ilkesidir. Suda bitmez tükenmez bir yaşam gücü vardı ve bir ağaç kütüğü nehirde nasıl yüzüyorsa, Dünya’da suyun üzerinde öyle yüzmekteydi. Yüzyıllar sonra sürekli su akıtılacak olan çeşmenin taşları tekrar buna müsait olacak mı? denizden çıkarılan amphoralar bile önce özel kaplarda ortamın ısısı ve nemi göz önüne alınarak tuzundan ve tarihsel tozundan arındırılır,bakalım bizim çeşmenin taşları buna ne diyecek? Kim bilir özlem duymuştur belkide.. Çeşmeyi merak ettik değil mi? Buyrun…


Akropol’un eteğinde yapılan bu çeşme suyun kente ilk girişindedir.Çeşmeden akan bol su kenti ikiye ayıran açık kanalla Helenistik kuleye kadar gider.Çeşme ‘U’ şeklinde bir plana ve iki katlı mimariye sahiptir.Arka uzun duvarın üst katında üç niş bulunmaktadır, alt katta ise fonksiyonel çeşme yer almakta,üzerine üç niş bulunmakta, su heykelin altındaki çörtenden önündeki havuza akmaktadır.Sekiz köşeli postmentler üzerinde duran granit ve çeşitli mermerden yapılmış sütunlar korint düzeninde başlıklar, üç fascialı arşitravla birleştirilmiş yada tek başına işlenmiş bitki ve kıvrık dal motifleri ile süslenmiştir.Çeşmenin sağında ve solunda merdivenlerle akropole açılan üzeri tonoz kemerlerle örtülü birer kapı yer almaktadır.

Son olarak başka bir ırmak Tanrısı olan Asopos’un mitolojik efsanesinden bahsedeceğim:Bir gün Zeus Asopos’un kızı Aigina’yı kaçırdığı sırada Sisyphos bu olaya tanık olmuştu.Her yerde kızını aramasına rağmen bir türlü bulamayan Asopos’un halinden yararlanmak isteyen Sisyphos ,susuzluk yaşayan kentte bir kaynak oluşturması koşuluyla kızının Zeus’un kaçırdığını söylemişti.Irmak Tanrı Asopos ,kızına kavuşmanın verdiği sevinçle kenti sularla donatmıştı.Ancak bu durum Zeus tarafından hiç de hoş karşılanmamış ve Sisypos’u cezalandırmak amacıyla öldürsün diye Thanatos’u görevlendirmişti.Kendisini öldürmek üzere gelen Thanatos’u tuzağa düşürerek zincire vuran Sisyphos kolay lokma olmadığını göstermişti.Thanatos’un zincire vurulması dünyada insanların ölmemeye başlamasına neden olmuştu.Kurduğu ölümlü sistemin bozulduğunu gören Zeus’un devreye girmesiyle ,Thanatos zincirlerinden kurtularak görevinin başına dönmüştü.Tanrı tarafından öldürüleceğini anlayan Sisyphos ise hemen bir plan yaparak karısına, kendisi ölürse ardından cenaze töreni yapmamasını söylemişti.Gerçekten de bir süre sonra Sisyphos ölünce anlaştıkları gibi karısı cenaze töreni yapmamıştı.Sisyphos ölüler ülkesine geldiğinde Hades ona niçin bu şekilde geldiğini, arkasından bir tören yapmak için kimsesinin olup olmadığını sordu.Sisyphos, karısını şikayet ederek, onun dine ve geleneklere karşı geldiğini ve kendisi için bir tören yapmadığını söyledi.Hades Sisyphos’un karısına çok sinirlenice de Sisyphos, fırsatı değerlendirmek için hemen Tanrıdan izin alarak karısını cezalandırmak ve tekrar dönmek üzere yeryüzüne çıkarak cehennemden kurtulan Sisyphos’un geri dönmeye pek niyeti yoktu; dönmedi ve uzun yıllar yaşamaya devam etti.Tekrar öldüğünde ise tanrılar onu tekrar ellerinden kaçırmamak için bir ceza verdiler.Cezaya göre, Sisyphos büyük bir kayayı bir tepenin üzerine varıncaya kadar iterek çıkaracak, tepeye varınca taş yeniden aşağıya yuvarlanacak, Sisyphos yeniden taşı yukarı itmeye başlayacak ve bu böyle sonsuza kadar devam edecekti.Böylece Sisyphos, düşünmeye fırsat bulamayacak ve cehennemden kaçarak tanrıya karşı gelemeyecekti.

KAYNAK: www.antalya.gov.tr, www.tt-group.net, İsmail Gezgin-Fallusun Arkeolojisi, Aristoteles, Peri Ouranou,2.294, Çiğdem Dürişken-Antikçağ Felsefesi

Total
1
Shares
Bir cevap yazın

Benzer İçerikler