Orta Asya’dan Anadolu’ya Şamanizmin Selçuklu Süsleme Sanatındaki Etkisi

Şamanizm genel olarak bilindiği üzere Orta Asya Türklerine ait bir dindir. Fakat bu konudaki tartışmalar devam etmektedir. Tek ortak fikir, tipik olarak sert iklim toplumlarında uygulanan bir inanç sistemi olduğudur. Bilim adamları bunun nedeni olarak, araştırmaları devam ettirmekle birlikte patolojik hareketlerin üzerinde durmaktadırlar.

Şamanizm aslında, milattan önceki yıllardan itibaren İç ve Orta Asya’da şaman ya da kam adı verilen din adamları tarafından gerçekleştirilen bir inanç sistemidir. Hem dinsel hem de simgesel, ekonomik, siyasal, estetik bir olgudur. Bundan dolayı şaman, yönetici, hastalıkları tedavi eden uzman, psikolog, sanatçı gibi görevleri üstlenir. Hem tanrıların sözcüsü hem de siyasal planlamacı niteliği taşır.
Şamanizmin din olup olmadığı tartışmalı bir konudur. Sanat tarihçisi Emel Esin’e göre Orta ve Kuzey Asya’da tabiat unsurlarını içeren bir din olarak görür. Radloff da şamanizmin 19. ve 20. yüzyıllarda din olduğunu savunanlardandır. Hıristiyanlığın belli bir kesimine mensup olanlar şamanların, falcı ve kahinden başka bir şey olamadığından dolayı din olarak kabul etmezler.

”Semboller şamanların ruhlar alemi ile iletişim kurmak amaçlı kullandığı aracılar olarak bilinir.”

Tabiat unsurlarından temellendiği bilinen bu inanç sistemindeki bahsi geçen tabiat unsurları, doğadaki bitki ve hayvanların hayali bir şekilde yansıtılmalarından kaynaklıdır. Bunların her birinin bir anlamı mevcuttur. Semboller şamanların ruhlar alemi ile iletişim kurmak amaçlı kullandığı aracılar olarak bilinir. Sembollerinden başlıcaları hayat ağacı, nar bitkisi, çift başlı kartaldır. Bunların yanında sfenks, grifon ve kentaurlarda görülmektedir. Hayat ağacı sonsuzluğu ifade eder ve aynı zamanda tedavi edici niteliği vardır. Nar bolluk ve bereketi sembolize eder. Çift başlı kartalın gücü ile birlikte koruyucu özelliği anlamı vardır.

Selçuklu Süsleme Sanatında Şamanizmin Etkisi

Sembollerin maddi kültüre yansımaları tapınaklarda veya ayinlerde kullandıkları malzemelerde de görülmektedir. Bunların benzerlerini Anadolu Selçuklu süsleme sanatında net bir şekilde görebilmekteyiz. Bu konuda kapsamlı araştırma yapan sanat tarihçisi Gönül Öney ;

‘’Asya Türkleri’nin yaygın dini olan şamanizm büyük ölçüde tasavvufi ve sufi inançlara adapte edilmiş, Anadolu’ya özgü bir karakterle maden sanatında, çinilerde, seramiklerde, alçılarda, taş kabartmalarda Selçuk sanatına özgü sembolik bir figürlü anlatımla ifade edilmiştir.’’ ifadelerini kullanmıştır.

Bunlara detaylı olarak bakarsak özellikle mimaride gördüğümüz örnekler sembollerin anlamlarıyla oldukça sağlam bir şekilde örtüşmektedir. Mimaride Selçuklu Dönemi’nde önem verilen taç kapılarda yoğunlukla hayat ağacı, çift başlı kartal ve aslan figürleri görülmektedir. Bu üç unsurun bir arada kullanılması özellikle hayat ağacının merkezde olup, üzerinde çift başlı kartal, iki yanında ise aslanların bulunması yapıyı koruma amaçlı yapıldığı düşünülmektedir.

Yıldızlar ve Gezegenler

Şamanizmde önemli yeri olan yıldızlar ve gezegenler Anadolu Selçuklu sanatında yine karşımıza çıkmaktadır. Kubbe kısımlarında kullanılan yıldız sistemleri, bitkisel kıvrımların birbiri ile kesişmeleri tanrısal ifadenin sonsuzluğunu betimler.
El sanatlarında özellikle çinilerde karşımıza çıkan insan figürleri yine Orta Asya şaman kültürünün bir kaynağı olduğunu kanıtlar niteliktedir. Konya Karatay Müzesi’nde gördüğümüz çinilerde yoğun olarak insan figürleri kullanılmıştır. Bunlar saray mensuplarının betimlenmesidir. Figürlerin ortak özelliği uzun saçlı, dolgun yanaklı, ufak ağızlı, ince burunlu, çekik gözlü ve kaşlı yüz temasına sahip olan tipik Orta Asya insanlarıdır. Bağdaş kurarak oturan figürler kesin olarak saray mensubudurlar ve yanlarında genelde bolluğun ve bereketin simgesi olan nar bitkisi betimlenmiştir. Bütün bahsi geçen bu alanlarda renk kullanımı olarak firuze, turkuaz yani Türk rengi olarak nitelendirilen renkler kullanılmıştır.

Total
49
Shares
Bir cevap yazın

Benzer İçerikler