Antik Roma’da Makyaj, Kozmetik ve Güzellik Algısı

Kozmetik sözcüğü, Yunancadan gelir. “Kosmos”, düzen veya düzeltme anlamı taşır. Güzellik ve onu arttırma, Romalı kadın için, çok önemliydi. Eserler üzerinde yapılan araştırmalar kozmetiğin oldukça eskiye dayandığını ortaya koymaktadır.

Lucianus, Romalı kadın hakkında şunları söylemektedir. Eğer bir kadını sabah yataktan kalktığı zaman görürseniz, onu bir maymundan daha çirkin bulabilirsiniz. İşte bu yüzden en az kendileri kadar çirkin olan hizmetkârları tarafından süslenip püslenene kadar saatlerce odalarına kapanırlardı. Bir kadının uykusunu soğuk su ile gidermesi ve günlük işlerle meşgul olması beklenemezdi. Yüzündeki bu nahoş ifadeyi gidermek için sayısız merhemler, losyonlar, kremler kullanırlardı. Her bir hizmetkârın elinde bir sürü malzeme vardır; bir eczaneyi dolduracak kadar kutucuklar, dış pudralarla dolu kavanozlar, kirpikleri siyahlaştırmaya yarayan boyalar vs.

Ovidius Aşkın Sanatı adlı üçüncü kitabında genç kadınlara kendilerini daha iyi bir görünüme sokmaları için talimatlar vermiştir. Ovidius’un müşterileri ise özellikle zengin fahişelerden oluşmaktaydı. Hatta bu yüzden suçsuz olan Postumia, ki Vesta rahibesidir, sadece yatağından cultus yani süslü olarak kalktığı için ve yersiz saf bir şekilde konuştuğu için zina suçu ile yargılanmıştır. Ancak suçsuz olduğu anlaşılmış ve ona daha düzgün konuşmasını ve giyinmesini tavsiye etmişlerdir.

Makyajın temelinde koyun yününün teri kullanılırmış. Iuvenalis muzip açıklamalarından birinde şöyle demektedir; bir erkek karısının yüzüne sürdüğü ağır kokulu kremden dolayı gece boyunca acı çekmiş. Kadın bütün yüzünü bulamaç haline getirdiği bu kremle kaplamış. Aslında kadınların yaptıkları tüm bu işlemler sevgililerini baştan çıkarmak için yapılan makyajın ön hazırlıkları olarak kabul ediliyordu.

Roma’da kadınlar için ideal güzellik, beyaz bir yüz, kırmızı dudaklar, koyu renk kaşlar ve kirpiklerdi. Beyaz bir yüz, üst tabakayı sembolize ederdi. Yani kadının, ev dışında güneşin altında çalışmadığının işareti gbiydi.

Ovidius’un anlatımlarında pek çok cilt maskesi tarifi vardır. Bunlardan bir tanesi, bir miktar arpa ununu biraz dövülmüş bakla, yumurta, nergis soğanı, çatal boynuzu, sakız, bal buğday unu ile karıştırılması ile oluşturulan bir karışımdır. Bir diğeri ise pişmiş fasulye, acı bakla, beyaz kurşun, güherçile köpüğü, süsen çiçeği (iris) karışımından oluşuyordu. Yüzü beyazlaştırmak için de tebeşir veya beyaz kurşun kullanılıyordu. Dudaklarını boyaması için ruj, gözlerini daha büyük göstermesi için de siyah boya kullanılırdı.

Sabah makyajına başlayan Romalı bir kadın, önce yüzüne uyguladığı gece maskesini çıkarırdı. Bu maske, ekmek ve sudan oluşmaktaydı. Ovidius’a göre en kolay olanı ise; dövülmüş haşhaş tohumlarıydı. Boynuz tozu, dövülmüş tohumlar, bal ve tahıl gibi maddeler oldukça yararlıydı. Kuş yuvalarından yapılan bir maske, yüzdeki siyah noktalara karşı etkiliydi. Sonra stola’sını giyer ve hizmetçileri tarafından yapılacak olan makyajına hazır olurdu. Asıl yüz makyajı, günümüzde “lanolin” olarak bilinen, koyun yününden elde edilen bir nemlendirici ile başlardı. Ancak bu oldukça kötü kokan bir maddeydi. Pudralar, beyaz kurşun ve kırmızı sodyum karbonat veya acı bakla çekirdekleri, illyria süsenleri gibi zehirli maddelerden yapılıyordu. Far olarak, göz kapaklarının rengini koyultmak için Plinius, ayı yağı ve kandil isi, karınca yumurtası ve ezilmiş sineklerden yararlandıklarını aktarmıştır. Ovidius’un reçetesi ise, safran ve küldür. Iuvenalis kurumu kaş kalemi olarak kullandıklarını belirtir. Ovidius güzellik tamponlarından da söz eder. Dudaklara aynı ilgi gösterilmemekle birlikte, yanaklar için kullanılan allık malzemelerinin dudaklar için de kullanıldığı söylenebilir. Bütün bu malzemeler ornatriks tarafından hanımına uygulanırdı. Evin dışında hamamlar da kadınların güzelleşmelerine olanak sağlayan bir ortamdır. Martialis, yeşil bir kreme bulanmış, yüzünde de tebeşir, fasulye ezmesi ve sirkeden yapılmış olan bir maske ile hamama gelen Thais adlı kadını, kötü koktuğu için epigramlarında rezil eder. Oysa Ovidius kadınların bu işlemleri yaparken ortalıkta değil evde olmalarını tavsiye etmiştir.

Bütün bu işlemler mutlaka parfüm sıkılarak tamamlanırdı. Parfümler, doğu veya Capua pazarlarından gelirdi. Seplasiai, Capua’nın parfüm merkezi idi ve çok ünlüydü. Parfümler, pişmiş toprak ve metal şişelerde de bulunmakla birlikte en iyi cam şişede saklandıkları biliniyordu. İmparatoriçe Poppaea, kendi adıyla anılan bir parfüm çıkarmıştı. Bu parfüm oldukça beğeni toplamıştır.

Vücut tüyleri de güzelliği engelleyen ve istenmeyen şeylerdendi. Tüylerin giderilmesi için olan bakım evlerden çok hamamlarda yapılırdı. Kadınlar kadar erkeklerde bu istenmeyen tüylerden kendilerini arındırırlardı. Suetonius, kor halindeki ceviz kabuklarının bacaklar üzerinde gezdirilerek istenmeyen tüylerden arındırılabileceğini yazmaktadır. Ponza taşı ve cımbız da bu işlem için kullanılan diğer malzemelerdendir. Iuvenalis bu işlem için reçinelerin de kullanılabileceğini söylemektedir. Plinius da öd, kan ve yılan tozundan oluşan iğrenç reçeteler verir.

Kozmetik kullanımındaki araç ve gereçler, kadının tuvalet masasının üzerine yerleştirilmiş olmalıdır. Bu malzemelerin bir kısmı günümüze dek ulaşmıştır. Bunlar; alabastronlar, Roma camından yapılmış parfüm şişeleri, küçük kutular, parlatılmış bronz, gümüş veya kurşunla kaplanmış aynalar, taraklar, cımbızlar, tırnak temizleyicileri, küçük kavanozlar, havanlar, havan elleri ve spatüllerdir.

Zengin kadınların süslenmesi böyle iken, diğer kadınlar güne kısa bir yıkanma ile başlar, giyinir ve saçlarını arkada toplarlardı.

Aşağıdaki pasajlar, Latin ozan Ovidius’un ‘’Ars Amatoria’’sından ‘’Kadınlara Tavsiyeler’’ bölümünün bir kısmını içeriyor. İyi okumalar diliyorum.

 ‘’Kadın, erdemdir… Erdem, giysiye bürünmüş, isim almış ve kadın olarak çıkmıştır ortaya. O hâlde erdemin kendi cinsinden yana olmasında hiçbir gariplik yoktur. Ama ben burada kadının erdeminden değil, aşkından bahsedeceğim ve onlara sevme ve sevdirme sanatını öğreteceğim.

……

Güzellik, tanrının bir armağanıdır ama güzelliğinden gurur duyabilecek kaç kadın vardır? Çoğunuz, bu değerli armağandan payınıza düşeni alamamışsınızdır; ama siz, işinizi bilirsiniz ve zamana aldırmadan solup giden güzelliğinizi süslerle güzelleştirmeyi de becerirsiniz.

Saçlarınız bakımsız olmasın… Herkes, kendine en çok yakışanı seçer, bu konudaysa öncelikle aynasına danışır! Oval yüze, ortadan ayrılmış saç gider, yuvarlak bir yüze ise kulakları açıkta bırakan, tepeden toplanmış saçlar… Birine, omuzlarına buklelerin düştüğü bir saç biçimi çok yakışırken, bir diğerine Diana’nın saç şekli yakışacaktır… Saça özen göstermek her kadını güzelleştirse de asıl sanat, saçı alelade yapılmış hissi yaratarak biçimlendirmektir.

Giysilerinizin rengini, dikkatle seçmelisiniz. Her renk, herkese yakışmaz. Siyah, kumrala iyi gider, beyaz ise esmere.

Fiziğindeki kusurları gizlemeyi bilmelisin. Ufak tefeksen, genelde oturmayı tercih etmelisin, yoksa zaten ayaktayken bile oturuyor görüntüsü verirsin. Çok kısa boyluysan, yatağa iyice yayılman gerek, ama orada bile boyunun kısalığı anlaşılabilir; o halde giysin, ayaklarını örtsün ki boyunun ölçüsünü kestirmek, zorlaşsın. Çok inceysen, kalın kumaşlar ve omuzdan genişleyen manto giymeye özen göster. Biçimsiz ayaklara sahipsen, beyaz ayakkabılarla bunu gizleyebilirsin.

Minyon kadınlarda omuzların darlığı, en iyi vatkayla gizlenir. İri göğüslüler için ise en iyi gizleme yöntemi, fulardır. Kalın parmakları ya da biçimsiz tırnakları olanlarsa, konuşurken el kol hareketi yapmamalı, dikkati daha çok sözlere çekmeli. Ağzı kokanlar ise, kesinlikle aç karnına konuşmamalı ve konuşurken karşısındakine fazla yaklaşmamaya dikkat etmeli. Dişlerin sararmışsa, çarpıksa ya da dişleksen gülmek, büyük sıkıntı verecektir. Mümkün olduğunca az gülmeye çalışacaksın o halde! Ama genç kızlar, gülmeyi öğrenmeliler. Bu sanat, onlara taptaze bir çekicilik katacaktır…

Özellikle koltuk altınızın kılsız olması ve uyluklarınızın kıllardan diken diken olmaması gerek… Dişlerinizin sararmaması için bakım yapmanız ve her sabah ağzınızı temiz suyla yıkamanız gerektiğini hatırlatmaya gerek yok sanırım. Ceruse’lü (boya işinde kullanılan kurşun karbonatı; beyazlatıcı) bir beyazlatıcıyı nasıl kullanmanız gerektiğini bilirsiniz. Kaşlarınızdaki küçük boşlukları boyayın, yanaklarınıza ise bir kat kozmetik kullanarak renk verebilirsiniz; bu, yaşınızı daha küçük gösterecektir. Kömürle ya da safranla göz çevresine çizgi çekmeyi de ihmal etmeyin.’’

 

Kaynak:
Ovıdıus, Ars Amatoria, Kullanılan Metin ve Çeviri: The Art of Love, and Other Poems, With an English Translation by J.H. Mozley, London, New York, 1929 (The Loeb Classical Library).
Balsdon, J. P. V. D. Roman Women, London, 1963.
Yıldırım, Ü. Antik Dönemde Kadın ve Süslenme, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2009.
Deighton, H.J. Eski Roma Yaşantısında Bir Gün, çev. Hande Kökten Ersoy, Homer Kitabevi, İstanbul, 2002.
Total
166
Shares
Bir cevap yazın

Benzer İçerikler